İngilizceyi Yaşıyor Musun?
İngilizceyi Yaşıyor Musun?
Bu makaledeki konu başlıkları:
Çocuklar ve Ana Dilleri
Daldırma ve Maruz Kalma
Yurtdışında Dil Öğrenme
Evde Yabancı Dil Öğrenme
Ödev Zamanı
Çocuklar Ana Dillerini Nasıl Öğrenir?
Size muhtemelen garip gelecek ve “bunun İngilizce öğrenmekle ne alakası var” diyeceğiniz bir şeyi yapmanızı istiyorum. Merak etmeyin öyle rahatsız edici bir şey değil. Aklınıza çocukluğunuzu getirmenizi istiyorum, tercihen bebekliğinizi.
Bu dersi 18 yaşından büyük olup ta izleyenler belki bebekliklerini hatırlamanın pek mümkün olmadığını söyleyecek, zaten her şeyi hatırlamanıza gerek yok. Sizden tek hatırlamanızı istediğim şey, şu an konuştuğunuz ana dilinizi nasıl öğrendiğinizdir. Hatırlamıyorsanız annenize, babanıza veya varsa sizden yaşça büyük ablanıza veya abinize de sorabilirsiniz. Eğer çocuğunuz veya küçük bir yeğeniniz varsa onların ilk ne zaman konuşmaya başladıklarını da düşünebilirsiniz.

Ana dilinin dil bilgisel kurallarını öğrenmeden, herhangi bir kelime bilgisi olmadan ve okuma-yazma dahi bilmeden bu küçük çocuklar bu dili nasıl konuşuyor? Hiç düşündünüz mü? Pedagoglara göre Dünya’ya içi boş bir kitap gibi gelen çocuklar, ana dillerini aile yakınları ve hayata karşı merakları sayesinde öğrenirler. Çocuklar ilgi odağı olmayı severler. Bir kere size ısındıklarında onlardan kurtulmanız çok zordur. Siz onlara ayırdığınız o küçük zaman aralığında, aslında arka planda fark etmediğiniz şeyler gerçekleşiyor.
Ailenizle bir şeyler mi konuşuyorsunuz? Onlar sizi dinlerken taklit etmeye çalışırlar. Cümlelerinizle birlikte hitap şeklinizi, el kol hareketleriniz ve alışkanlıklarınızı da benimsemeye çalışırlar. Öğrendikleri her şeyi kendilerinin bir parçası haline getirirler. Onlar için dil bilgisinin ve kuralların bir önemi yoktur. Bir süzgeç gibi etraflarından ne duyarlarsa çekerler. Bu bahsettiğim şeylerin bir bilimsel açıklaması da vardır.
Daldırma ve Maruz Kalma Metotları
Çocukların yaptığı bu şeye İngilizcede Immersion yani Daldırma deniliyor. Peşimizden bir türlü ayrılmayan bu küçük insanlar aynı çamur içinde zevkle oynayan bir köpek gibi her gün kendilerini ana dillerinin içine batırıyorlar. Kirlenmekten de korkmuyorlar! Verdiğim örnek belki kafanızda çok güzel bir resim oluşturmadı, ama demek istediğimi az çok anladınız.

Önceki dersimizde Doğru İngilizce Öğrenme Sebeplerini konuşurken, bir dilin sadece kurallardan ve cümle kalıplarından ibaret olmadığını ve hayatın bir parçası olduğunu öğrenmiştik. Çocuklar işte bu gerçeği doğdukları andan itibaren biliyorlar. Dünya’ya geldikleri ilk günden itibaren ana dillerini yaşayarak öğreniyorlar. Peki siz İngilizceyi ne kadar yaşıyorsunuz? İngilizceyi nasıl yaşayabilirsiniz? İngilizceyi yaşamak ne demektir?
Yurtdışında Yabancı Dil Öğrenmek
İnsanlar İngilizceyi yaşamak için en iyi yöntemin ana dil olarak İngilizce konuşulan bir ülkede yaşamak olduğunu düşünmektedirler. Çünkü öyle bir ülkede isteseler de istemeseler de İngilizce içerisinde resmen boğulacaklardır. Elbette bunun da bir bilimsel açıklaması vardır!
Amerika’ya taşınırsanız İngilizceyi resmen yaşamanız gerekecek, çünkü ana diliniz orada fazla işinize yaramayacaktır. Ama o ülkede yaşadıklarınız Immersion yani Daldırma değil Exposure yani Maruz Kalma olacaktır. Siz isteğiniz dışında her gün İngilizceye maruz kalacaksınız ve zamanla o dile ve kültüre alışmaya ve benimseye başlayacaksınız. Buna benzer bir şeyi evimizde de yapabiliriz. Bizim kendi ülkemizde yapacağımız şey Maruz Kalma olmayacak, daha önce bahsettiğim Daldırma olacak. Maruz kalma yönteminin Daldırma yönteminden en büyük farkı, kendi isteğimizin dışında gerçekleşmiş olmasıdır. Daldırma yöntemi için İngilizce yaşamayı bizzat isteyerek yapmamız gerekecek, aksi takdirde başarılı olamayız. Tüm sürecin bilinçli bir şekilde ilerlemesi gerekiyor.

Daldırma yöntemi ile ilgili kendi deneyimlerimi size anlatmak istiyorum. Ben İngilizceyi çok iyi konuşmak dışında orta seviye Japonca da biliyorum. Japoncayı ilk gittiğim kurslardan veya yıllar sonra yaşadığım Japonya’dan değil, evde bilgisayarımın başında öğrendim. Üniversite öğrencisiyken Japon kültürüne çok merakım vardı ve kendimi olabildiğince Japonya ile ilgili şeylere Daldırma ihtiyacı duyuyordum. Japonca Animeler (yani çizgi filmler), filmler, müzikler ve Mangalara (yani çizgi romanlara) çok ilgim vardı. O zamanlar Japonca okuma ve yazma bilmiyordum ama yine de günümün %50’sini bu dilin kültürünü yaşayarak geçiriyordum. Kendimi Japon kültürüne her daldırdığımda sanki Japonya’daymışım gibi hissediyordum. Bu duyguyu ne zaman bir Anime izlesem veya Manga okusam hala yaşıyorum. Elbette belli bir süre sonra çok daha fazlasını istedim ve imkanlarım elverince Japonya’da 1,5 yıl kadar yaşayabildim, ama o da başka bir zamana anlatacağım bir hikaye.
Evinizde İstediğiniz Dili Öğrenin
Peki siz de İngilizceyi benim Japoncayla yaptığım gibi evinizden yaşayarak öğrenebileceğinizi söylesem, ne derdiniz? Evinizde İngilizce öğrenmek, inanın sandığınız kadar zor bir şey değil. Çoğu insanın düşündüğünün aksine, bir dili yaşamak için tek yolun öğrenmek istediğiniz dilin, ana dil olarak konuşulduğu bir ülkeye gidilmesi değildir. İngilizceyi yaşamak için yapmanız gereken ilk şey, aynı küçük çocuklar örneğinde bahsettiğim gibi bu dili hayatınızın bir parçası haline getirmenizdir. Elbette bizim uygulayacağımız yöntem biraz daha farklı olacaktır.

Artık İngilizce müzikler dinlemeye başlayın. Radyo’da BBC gün boyunca açık kalsın ve pasif dinleme yapın. Bu sayede kulağınız İngilizcenin cümle yapısına ve seslerine alışacaktır ve ileride daha hızlı bir şekilde İngilizceyi kavrayacaksınız. Evde boş zamanınız olduğunda 1 saat kadar İngilizce bir dizi izleyin. Başlangıçta kendi ana dilinizin alt yazısı ile izleyebilirsiniz ama İngilizce seviyeniz ilerlediğinde kendinizi biraz zorlayın ve bu dizileri İngilizce alt yazılı olarak izleyin. Bir süre sonra alt yazıları tamamen kapayın. Seviyeli İngilizce kitaplar okuyun. Birçok yayınevi İngilizce öğrenenlere özel seviyeli İngilizce romanlar yayınlamış durumda. Bu romanlar sistematik olarak sizi yeni İngilizce kelimelere ve dil bilgisine daldırır. Zamanla o kelimeleri benimser ve bu sizin İngilizcenizin bir parçası haline gelir.
Kendi ülkenizde arkadaş olabileceğiniz yabancılar bulmak artık çok daha basit. Birçok büyükşehirde uluslararası konuşma kulüpleri düzenleniyor. Her hafta düzenlenen bu etkinliklere katılmanızı gönülden tavsiye ederim. Haftada 1-2 kez 3-4 saat boyunca İngilizce konuştuğunuzu düşünsenize! Birçok insan bunu yurtdışında gerçekleştirmek için servet ödüyor, ama bedava yapmak varken niye zorla kazandığınız paranızı çöpe atıyorsunuz ki?

Eğer herhangi bir sebepten ötürü evden çıkamıyorsanız, sorun değil. İnternet üzerinden ana dili İngilizce olan yabancılar arkadaşlar bulabilirsiniz. Sadece bilgisayarınızla bir dil öğrenmek hayal değil. Dünya’nın bir diğer ucundaki Amerikalı bir öğretmenden konuşma dersleri almak sandığınızdan çok daha ucuz. O kadar imkanımız var ki arkadaşlar, bunları değerlendirelim!
Bir başka dersimizde bu bahsettiklerimle ilgili detaylı kaynaklar paylaşacağım. O zamana kadar siz bu bahsettiklerim üzerine iyice bir düşünün ve artık İngilizceyi yaşamaya başlayın, olur mu?
Ödev Zamanı
Süpersin! Şimdi ödev zamanı: